BM tarafından resmi olarak 1977'de kabul edilen "Dünya Kadınlar Günü", cinsiyet eşitliği, kadınların siyasi ve sosyal yerinin geliştirilmesinin yanı sıra konu hakkında farkındalık oluşturulması amacıyla her yıl 8 Mart'ta kutlanıyor.

BM, 8 Mart 2024 Dünya Kadınlar Günü için "Kadınlara yatırım yapın: İlerlemeyi hızlandırın" başlıklı tema belirledi. Bu temayla kadınların toplumdaki olumlu değişim ve ilerleme için oynadığı role ve bunun için kadınlara yatırımın önemine vurgu yapılıyor.

BM'ye göre, cinsiyet eşitliğinin sağlanabilmesi için her yıl ek 360 milyar dolar gerekiyor. Bir diğer veriye göre, istihdam alanında da kadın ile erkek arasındaki farkın azaltılması, Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya yüzde 20 katkı sağlayabilir.

Dünya birçok krizle karşı karşıya kalırken ve toplumlarda büyük baskı oluşurken cinsiyet eşitliğinin sağlanması her zamankinden daha önemli görülüyor. Kadınların ve kız çocuklarının haklarının her alanda güvence altına alınmasıyla, refah ve adil ekonomi, gelecek nesiller için sağlıklı gezegen oluşturulabileceği ifade ediliyor.

Kadınların ekonomik güçlenmesinin hızlanması için 5 unsur

BM'ye göre, kadınların ekonomik olarak güçlendirilme sürecinin hızlanması için 5 unsur gerekiyor. Bunlardan ilki kadınların temel ihtiyaçlarının yerine getirilmesi ve işlerinin büyütülmesi için finansal kaynak bağlantısının sağlanması.

Küresel olarak kadınların sahip olduğu küçük ya da orta ölçekli işletmeler 1,7 trilyon dolar daha az mali olarak desteklenmiş durumda. Bu açığın kapatılması sonucu 2030'a kadar ortalama yıllık gelirde yüzde 12 artış bekleniyor.

Finansal kaynakların yanı sıra kadınların arazi, bilgi, teknoloji ve doğal kaynaklara da erişebilmesi önem arz ediyor.

İkinci olarak kadınlar için özgürlük, eşitlik ve güvenlik sağlanan ortamlar gerekiyor. Öte yandan kadın istihdamının neredeyse yüzde 60'ı kayıt dışı ekonomi de görev alıyor ve bu oran düşük gelirli ülkelerde yüzde 90'ın üzerine çıkıyor.

BM'ye göre, ödeme şeffaflığı, eşit maaş ve değer, bakım hizmetine erişim gibi ölçütler, iş alanında toplumsal cinsiyet eşitliğine yardımcı olabilir.

Kadınların temsilinin az olduğu bilim, teknoloji ve mühendislik gibi sektörlerde katılımın artırılması da kadınların güçlendirilmesi için kilit konumda bulunuyor.

İstihdam alanında toplumsal cinsiyet eşitliği, Gayri Safi Yurt İçi Hasılada yüzde 20 artış sağlayabilir.

Bunlardan üçüncüsü ise zaman. Bu kapsamda kadınların erkeklere göre ev işlerine ortalama 3 kat daha fazla zaman harcadığı belirtiliyor. Bu da eşitsizliği artırırken, kadınlar ve kız çocuklarının eğitim için zamanını ve fırsatlarını kısıtlıyor.

Thumbs B C D6E8Ae2C7Ba1D1Dda8F36De66C527859 (1)-1

Öte yandan dördüncü unsur güvenlik. Kadınlar güvenlik konusunda iş yerinde ve evde şiddet, kadın haklarının ihlali gibi birçok tehditle karşı karşıya kalıyor. Ayrıca bu durum kadınların ekonomik katılımını da engelliyor. Kadına şiddetin küresel maliyetinin en az 1,5 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor.

BM'ye göre, krizlerden etkilenen ülkelerde yaşayan kadın ve kız çocuğu sayısı 2022'de 614 milyona ulaştı. 2017'ye göre bu sayı yüzde 50 artış gösterdi.

Son olarak insan hakları da kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesinin temelinde yer alıyor. Adaletsiz ve ataerkil ekonomik sistemler, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ve ayrımcı sosyal normların devamına neden oluyor. Küresel anlamda kadınlar, erkeklerin sahip olduğu yasal hakların yalnızca yüzde 64'üne sahip bulunuyor.

Yönetim alanında çalışan kadınların oranı yüzde 27,5

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, 2022'de dünyada çalışma çağındaki nüfus içerisinde kadınların oranı yüzde 50,2'ydi. Kadınların aynı yıl istihdamdaki payı yüzde 39,7, yönetim alanındaki oranı da yüzde 27,5 olarak belirlendi.

Küresel olarak iş gücü kapsamındaki cinsiyet farklılığı 1990'dan bu yana yüzde 30 civarında seyrediyor. Erkeklerin katılım oranı yüzde 80 civarındayken kadınlarınkinin yüzde 50 olduğu belirtiliyor.

Cinsiyet ayrımı konusunda maaş farklılığının da yüzde 20 olduğu tahmin ediliyor. Bu da çoğu kadının erkeklerin kazandığının yalnızca yüzde 80'ini kazandığı anlamına geliyor.

Bir iş girişiminde bulunulurken de kadınların erkeklere göre daha dezavantajlı konumda olduğu ifade ediliyor.

BM'ye göre, her 10 kadından biri aşırı yoksulluk içinde yaşıyor. Ayrıca küresel olarak 2,7 milyarın üstünde kadın erkeklerin tercih ettiği aynı işi yapma konusunda yasal olarak sınırlandırılmış durumda bulunuyor.

Dünya Kadınlar Günü

Kadınlar Günü'nün çıkış noktası, ABD'de 8 Mart 1857'de yaşanan olaylara dayanıyor. Daha iyi çalışma koşulları talep eden 40 bin kadın işçinin grevi sırasında polisin işçileri tekstil fabrikasına kilitlemesinin ardından çıkan yangında 120'den fazla kadın işçi hayatını kaybetti.

Olayın ardından, 8 Mart 1908'den başlayarak her yıl New York'ta birçok kadın işçi, iş hayatlarında haklarının artırılmasını ve kadınlara oy hakkı verilmesini talep eden gösteriler düzenledi.

Gösterilerin başlamasından 2 yıl sonra 26-27 Ağustos 1910'da kadın hakları savunucularından Alman Clara Zetkin ve Kate Duncker, Danimarka'nın başkenti Kopenhag'daki "Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı"nda 1857'de hayatını kaybeden işçilerin anısına 8 Mart'ın Kadınlar Günü olarak kutlanmasına ilişkin öneri sundu ve bu öneri oybirliğiyle kabul edildi.

Kadınlar Günü ilk olarak 19 Mart 1911'de Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre'de yapılan etkinliklerle kutlanmaya başlandı.

İkinci Dünya Savaşı sonrası diğer ülkelerde de kutlanmaya başlayan Dünya Kadınlar Günü, BM tarafından resmiyet kazandıktan sonra da bazı ülkelerde resmi tatil ilan edildi.